Pragmatik ve post-yapısalcı söylemler çerçevesinde mimari Kuram & Eleştiri.


Mimari eleştiri, mimarlık gibi bir üretim etkinliğinde, mimarlık kuram ve mimarlık söylemi arasında kilit bir nokta yer alır. Bunun en önemli nedeni eleştirinin, mimarlıktaki söylemsel geçerlilik, meşruiyet sorununun çözümlenmesinde aldığı yerdir. Mimari eleştiri bu soruna ister olumlama yada olumsuzlama gibi doğrudan, ister nötr biçimde dolaylı olarak katılsın, bu konumunu onun mimarlık genelinde önemli bir eytişimsel öğe haline gelmesine neden olur.

Bu bağlamada mimari eleştirinin pragmatik ve post-yapısalcılık perspektiflerinden, eleştirinin nasıl sorunsalaştırdığını ve mimari kuram ile arasındaki ilişkiyi anlamak için ilk önce post yapısalcı olan Derrida’nın dil, anlam ve söylem kavramlarının yeniden el alışını ve eleştirinin amacı hakında söylemleri olan pragmatik bakış açısyıla Özelikle Rorty’nın yeniden aldığı pragmatizim ( neo-pragatzim) çerçevesinde mimari kuramın yenden ele alışını üzeinde durmak yarar var.

Derrida, Dil’i yeniden yapısalcılıgı bakış acısıyla sorunsallaştırır. Ona göre, dil, yapısalcıların sandığı ve gösterdiklerinden çok daha fazla oynak ve belirsiz bir şeydir. Anlam, karşıtlık içinde başka bir anlama gönderme yapmaksızın doğamaz ve anlamın sınırları Dil’in tarihselliği içerisinde sürekli yer değiştirir; çünkü göstergeler her zaman başka anlam bağlamlarından geçerler, başka anlamlara gelirler, asla kapatılamazlar.

Bağlamdan bağlama değişen göstergeler zincirinde anlam, dolayısıyla durmadan değişen bir nitelik arz eder

Derrida’nın post-yapısalcılığı çerçevesinde bağlam ve metodun mimari kuramın yeniden ele anlanmasını Mark Linder  ‘’Arhitectural Theory is no Discipine’’ yazsında Richard Rorty’inin Neo-pragmatist perspektifinden yeniden değerlendiriyor.

pragmacılık, uygulamacılık ve kılgıcılık deyimleriyle de dilegetiriliyor. eylem ve yararlı anlamlarını dilegetiren yu. pragma deyiminden türetilmiştir.

pragmacılık, james’in deyişine göre, bir felsefe olmaktan çok bir metod, düşünceyi doğurduğu eyleme göre ölçen bir yöntemdir. charles peirce, 1878’de popular science monthly dergisinde yayınladığı fikirlerimizi aydınlığa kavuşturmanın yolu başlıklı yazısında şöyle diyordu: “bir düşüncenin anlamını açıklamak için onun hangi davranışı doğurduğunu bilmek gerekir. işte o davranış, o eylem bizim için düşüncenin ta kendisidir”. william james, yirmi yıl sonra, kimsenin üstünde durmadığı bu sözü bulup ortaya çıkarmış, felsefesini bu söze dayamıştır. pragmatik metodda yeni hiçbir şey yoktur, diyor william james. sokrates onun ustasıydı. aristoteles, metodik olarak onu kullanmıştı. locke, hume, berkeley onun araçlarını kullanarak gerçeğe yararlı oldular. Oysa pragmacılığın bu öncüleri onu ancak parçalar halinde kullandılar.

Aynı şekilde Mark Linder, Mimari Kuram nedir? Sorusunun yanıtını ararken, pregmatik eleştirel felsefeye dayandırarak şöyle açılıyor, Mimarlığın tanımına göre; mimarlığın standartların, teknolojinin ve malzemenin bağlı kıldığı bir uygulama alanıdır aslında ve Kuramlar mimarlığı açıklamak için sadece mimari metotları ve temaları kullanması gerekir, yani mimarlığın ne olması gerektirildiğini yerene nasıl olması gerektirildiğini ifade ediyor. Ayrıca Mimari kuramlar, mimarlığın ne olduğundan ziyade, mimarın ‘ne’ yapması üzerinde durması gerekiyor.

james’in karşılığı hazırdır: gerçek, pratik faydası olandır. pragmacılık, böylelikle, akılcı sistemlerle görgücü sistemler arasındaki uzlaşmaz ayrılığı çözdüğü kanısındadır. aklın verilerini de pragmatik metoda vurarak hem dinci kalabilecek, hem de olgularla ilgilenebilecektir her ikisinde de pratik fayda bulunduğuna göre, bunları birbirinden ayırmayı düşünmememektedir.

Richard Rorty’inin, Pragmatizm felsefe öğretisini yeniden yorumlayarak neo- Pragmatizm yaklaşımıyla postyapısalcılığı değerlendiren bir düşünüme metodu üzerinde durmaktadır.

Rorty’e göre Mimarlık kuramı bize kendimizi yeni görevler ve sorumluluklar göstermek için yardımcı yolar sunması gerekliğini söylüyor.

Bu Yapı bizim için neden Önemli ?’ ve

Hangi yapı bizim için iyi olur yapılması için?

Daha yakından bakıldıgında, bu sorular hem postyapısalcılığı hem de pragmatist perspektifte kendine özgü bir şekilde değerlendirip tanımladığı görülür Rorty’inin.

 

Yorum bırakın